KDV KANUNU ÇERÇEVESİNDE ALICI VE SATICININ SORUMLULUĞU: SAHTE FATURA DÜZENLENMESİ HALİNDE HAZİNE'YE KARŞI YÜKÜMLÜLÜKLER


Türk vergi sisteminin temel taşlarından biri olan Katma Değer Vergisi (KDV) Kanunu, mal ve hizmet teslimlerinde verginin doğru bir şekilde beyan edilip ödenmesi konusunda hem alıcıya hem de satıcıya önemli sorumluluklar yüklemektedir. Özellikle satıcının sahte veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge (SMİYB) düzenlediğinin tespit edilmesi, alıcıyı Hazine ve Maliye Bakanlığı karşısında zor bir duruma sokabilmekte ve ciddi mali yükümlülüklerle karşı karşıya bırakabilmektedir. Bu metinde, KDV Kanunu kapsamında alıcı ve satıcının genel sorumlulukları ele alınacak ve satıcının sahte fatura düzenleyicisi olarak tespit edilmesi halinde KDV'nin alıcıdan talep edilmesi süreci detaylı bir şekilde incelenecektir.


Genel Sorumluluk Çerçevesi

KDV Kanunu'na göre, verginin mükellefi malı teslim eden veya hizmeti ifa eden, yani satıcıdır. Satıcı, düzenlediği fatura veya benzeri vesikalarda gösterdiği KDV'yi ilgili vergilendirme döneminde beyan edip ödemekle yükümlüdür. Alıcı ise, bu faturalarda gösterilen KDV'yi "indirilecek KDV" olarak kullanarak kendi ödeyeceği KDV'den mahsup etme hakkına sahiptir. Bu mekanizma, verginin nihai tüketiciye kadar olan her aşamada adil bir şekilde yansıltılmasını sağlar.

Ancak bu sistemin sağlıklı işleyebilmesi, ticari işlemlerin gerçekliğine ve bu işlemleri tevsik eden belgelerin doğruluğuna bağlıdır. İşte bu noktada, Hazine ve Maliye Bakanlığı'na karşı hem alıcının hem de satıcının müşterek ve müteselsil sorumluluğu gündeme gelmektedir.


Müteselsil Sorumluluk: Vergi Alacağının Güvencesi

Vergi Usul Kanunu ve KDV Kanunu'nda yer alan düzenlemeler uyarınca, vergi alacağının güvence altına alınması amacıyla "müteselsil sorumluluk" müessesesi getirilmiştir. Bu ilkeye göre, mal veya hizmet alım satımına taraf olanlar, işlem bedeli üzerinden hesaplanan ve Hazine'ye intikal etmeyen KDV'den birlikte sorumludurlar. Yani, vergi idaresi, satıcının ödemediği KDV'yi alıcıdan talep etme hakkına sahiptir.

Bu sorumluluk, genel olarak satıcının KDV'yi beyan etmemesi veya beyan etmesine rağmen ödememesi durumlarında ortaya çıkar. Ancak bu durumun en ağır ve karmaşık hali, satıcının "sahte fatura düzenleyicisi" olarak tespit edilmesiyle yaşanır.


Satıcının Sahte Fatura Düzenleyici Olarak Tespiti ve Alıcının Sorumluluğu

Vergi incelemesine yetkili olanlar tarafından yapılan denetimler sonucunda, bir mükellefin gerçek bir mal veya hizmet teslimi olmaksızın fatura düzenlediği tespit edilirse, bu mükellef "sahte fatura düzenleyicisi" olarak nitelendirilir. Bu tespit, genellikle bir Vergi İnceleme Raporu ile kayıt altına alınır.

Satıcının sahte fatura düzenleyicisi olduğunun tespiti, bu satıcıdan fatura alan alıcılar için ciddi sonuçlar doğurur. Maliye Bakanlığı, sahte olduğu tespit edilen faturalarda yer alan KDV'nin, alıcı tarafından haksız yere indirim konusu yapıldığı gerekçesiyle harekete geçer. Bu durumda, alıcıdan aşağıdaki taleplerde bulunulur:


  1. İndirilen KDV'nin Geri İstenmesi: Alıcının, sahte faturaya dayanarak indirim konusu yaptığı KDV tutarının, ilgili dönem beyannamesi düzeltilerek geri ödenmesi istenir.
  2. Vergi Ziyaı Cezası: Haksız yere KDV indirimi yapmak suretiyle vergi ziyaına sebebiyet verildiği için, ziyaa uğratılan vergi (geri istenen KDV) tutarı üzerinden bir kat vergi ziyaı cezası kesilir.
  3. Gecikme Faizi: Haksız yere indirilen KDV'nin normal vade tarihinden, tarhiyatın yapıldığı tarihe kadar geçen süre için gecikme faizi hesaplanır.


Alıcının "Bilerek" veya "Bilmeyerek" Sahte Fatura Kullanması Ayrımı

Alıcının sorumluluğunda en kritik nokta, sahte faturayı "bilerek" mi yoksa "bilmeyerek" mi kullandığının tespitidir. Vergi idaresi ve yargı kararları, bu ayrımı alıcının üzerine düşen özeni gösterip göstermediği üzerinden değerlendirir.

  • Bilerek Kullanma (Kasıt): Eğer alıcının, işlemin gerçekte olmadığını bildiği veya bilebilecek durumda olduğu, satıcı firma ile menfaat birliği içinde hareket ettiği veya ticari hayatın olağan akışına aykırı bir durumu (piyasa fiyatından çok düşük bedel, ödemelerin banka kanalıyla yapılmaması vb.) sorgulamadığına dair deliller varsa, faturanın bilerek kullanıldığı kabul edilir. Bu durumda, yukarıda sayılan yaptırımlara ek olarak:
    • Vergi ziyaı cezası üç kat olarak uygulanır.
    • Alıcı hakkında Vergi Usul Kanunu'nun 359. maddesi uyarınca "vergi kaçakçılığı" suçundan Cumhuriyet Savcılığı'na suç duyurusunda bulunulur ve hapis cezası istemiyle ceza davası açılabilir.
  • Bilmeyerek Kullanma (İyi Niyet): Alıcının, ticari ilişki kurduğu satıcı hakkında gerekli araştırmayı yaptığı, ödemelerini banka, çek gibi ispat edici belgelerle gerçekleştirdiği, malın nakliyesi ve teslimine ilişkin sevk irsaliyesi, kantar fişi gibi belgelere sahip olduğu ve genel olarak bir basiretli tacir gibi davrandığı durumlarda, faturanın sahte olduğunu bilmediği kabul edilebilir. Bu durumda, hapis cezası ve üç kat vergi ziyaı cezası gibi ağır yaptırımlarla karşılaşılmaz. Ancak, bilmeyerek dahi olsa, ortada gerçek bir mal veya hizmet alımı olmadığından, indirilen KDV'nin geri istenmesi, tek kat vergi ziyaı cezası ve gecikme faizi sorumluluğu devam eder. Yargı kararlarında, alıcının iyi niyetini ispat etmesi durumunda vergi ziyaı cezasının dahi kaldırılabildiği görülmektedir.


Alıcının Kendini Savunma ve İyi Niyetini İspat Yolları

Maliye tarafından sahte fatura kullandığı iddiasıyla KDV tarhiyatı ile karşı karşıya kalan alıcının, iyi niyetli olduğunu ispatlamak için aşağıdaki hususlara dikkat etmesi ve bu yöndeki delilleri sunması büyük önem taşır:

  • Ödemelerin Tevsiki: Fatura bedellerinin elden değil, banka havalesi, EFT, nama yazılı çek gibi ispat gücü yüksek kanallar aracılığıyla yapıldığını gösteren dekont ve belgeler.
  • Malın Gerçekten Alındığının İspatı: Malın işyerine taşındığına dair sevk irsaliyeleri, taşıma faturaları, kantar fişleri, hamaliye belgeleri ve malın depoya girdiğine dair stok kayıtları.
  • Ticari İlişkinin Niteliği: Satıcı firmadan alınan teklifler, yapılan sözleşmeler, yazışmalar.
  • Satıcı Firma Hakkında Yapılan Araştırma: Satıcının faaliyet gösterdiği adresin ve işyerinin fiziken mevcut olup olmadığının kontrolü, ticaret sicil kayıtları gibi temel araştırmaların yapılmış olması.


Sonuç olarak, KDV sisteminde alıcı ve satıcı, verginin doğru bir şekilde Hazine'ye intikali konusunda zincirleme bir sorumluluk taşımaktadır. Özellikle sahte fatura düzenleme gibi vergi sisteminin temelini sarsan durumlarda, Maliye Bakanlığı'nın vergi alacağını güvence altına almak için alıcının kapısını çalması yasal bir haktır. Bu nedenle, alıcıların ticari ilişkilerinde basiretli bir tacir gibi davranarak gerekli özeni göstermeleri, çalıştıkları firmaları iyi seçmeleri ve tüm işlemlerini belgelendirmeleri, olası bir vergi incelemesinde kendilerini korumaları açısından hayati önem arz etmektedir. İyi niyetli olmasına rağmen sahte fatura kullanmış duruma düşen bir alıcının dahi, haksız yere indirim konusu yaptığı KDV'yi cezası ve faiziyle birlikte ödemek zorunda kalabileceği unutulmamalıdır.


Bu makale kaynak gösterilmeden yayımlanamaz...